Komünistlerin işçilere ve halklara bildirisi
İnsanın insan tarafından sömürüsü devam ettiği ve kapitalizm dünyada insanın varlığını tahrip ettiği sürece mücadele de olacaktır.
Emperyalistler ve burjuvazi, zayıf ulusları ve savunmasız halkları baskı altında tuttuğu sürece mücadele de olacaktır.
İşçiler ve dünya halkları, bugünün toplumunu dönüştürme, onu kendi yararları doğrultusunda değiştirme özlemi duyduğu ve bu uğurda kazanmayı ya da ölmeyi göze aldığı sürece mücadele de olacaktır.
“Bugüne kadarki bütün (sınıflı) toplumların tarihi, sınıf mücadeleleri tarihidir.” (Komünist Manifesto)
İşçiler ve üretim araçları sahiplerinin aynı çıkarlara sahip olduğunu iddia eden kapitalistlerin uzlaşmacı vaazlarının tersine, biz, sınıflı toplumlarda sınıf mücadelesinin tarihin motor gücü olduğunu belirten Marksist teze yeniden vurgu yapıyoruz.
İşçiler ve halkların asıl ve temel hedefleri, kapitalist yıkıntılar üzerinde sosyalizm ve komünizmi inşa etme hedefi gerçekleşmediği sürece sınıf mücadelesi sona ermeyecektir.
Geçtiğimiz on yıllarda komünist ve işçi hareketi ağır darbeler aldı. SBKP’nin 20. Kongresi’nden sonra yayılan ve Doğu Avrupa ve eski SSCB’de yaşanan olaylara ve Arnavutluk’taki ihanete yol açan kapitalist restorasyon süreci, emperyalizmin ve gerici, revizyonist, kapitalizm yanlısı güçlerin eylemlerinin birer parçasıdır. Tarihsel sınırlılıklar, deneyimsizlik, teorinin geliştirilmesindeki eksiklik, sosyalist topluma ait çelişkilerin küçümsenmesi, bürokrasi, komünist partilerin işçilerden ve halklardan kopması gibi etkenler, komünistlerin, işçilerin ve halkların kendi kazanımlarını savunamamasına ve kapitalist restorasyonun önüne geçilememesine neden oldu. “Sosyalist” bir maske ardında iktidarı ele geçiren ve sosyalizmi yıkan yeni bir burjuva sınıfın yükselişini de engelleyemedik.
Emperyalizm ve kapitalizmin Marksizm-Leninizmi, bilimsel sosyalizmi, komünizmi, proleter devrimi ve antiemperyalizmi yeryüzünden silmeye yeltenen son genel saldırısından sonra bizler, dünyanın her köşesinde yeniden ayağa kalkıyoruz. Her işçi grevinde, her halk hareketinde, işçi sınıfının ve halkların özgürlük ve demokrasi mücadelesinde, her gençlik ayaklanmasında ve gerilla grubunda komünistler yeniden doğuyor. Yeniden örgütlenerek, birleşerek, geçmişte yaşananlardan ders çıkararak ileriye doğru yürümeye devam ediyoruz.
Tarihsel görevimizi yerine getirinceye kadar çaba göstermekten vazgeçmeyeceğiz.
Biz, mücadele içindeki milyonlarca insanız. Biz işçiler her yerde ve üretim araçlarının geliştiği farklı koşullar altında tüm zenginliklerin temel üreticisi olmaya devam ediyoruz. Başkaları bizim alın terimizden geçinmeye devam ettikçe ve bu toplumun daha ileri bir topluma dönüştürülmesini başaramadığımız sürece özünde hiçbir şey değişmeyecektir.
Ne tür bir yenilik, ne tür bir bilimsel-teknik devrim, çağdaş toplumun temel ekseni olarak bizim yerimizi alabilir? Hiçbir bilimsel-teknik gelişme ya da buluş, proletaryanın temel özelliğini değiştirmediği gibi, üretim araçlarının kapitalist ellerde olmaya devam etmesi gerçeğini de değiştirmez. Bizim çalışmamız sonucu üretilen zenginlik, bütün bilimsel-teknik gelişmelerin maddi temelini oluşturmuştur ve oluşturmaya devam etmektedir.
Üretim araçları üzerinde özel mülkiyet devam ettiği sürece sınıf mücadelesi ortadan kaldırılamaz. Ancak, bu bilimsel-teknik gelişmeleri göz önünde bulundurmak, bunları halkların ve devrimin yararına nasıl kontrol edip kullanacağımızı öğrenmek zorundayız.
“Proletarya hareketi, ezici çoğunluğun, gene ezici çoğunluk yararına bilinçli ve bağımsız hareketidir.”
Proleterlerin güvenlik altına alınacak ve sağlamlaştırılacak hiçbir şeyleri yoktur; onlara düşen, bireysel mülkiyetin daha önceki bütün güvenlik ve güvencelerini ortadan kaldırmaktır.” (Komünist Manifesto)
İşçi sınıfı dışında hiçbir sosyal sınıf ya da tabaka bu hedefleri gerçekleştiremez. Bu, proletaryanın görevidir. Proletarya, sermayeye karşı mücadelede diğer sömürülen sınıf ve katmanları birleştirme ve onlara önderlik etme yeteneğine sahip en devrimci sınıftır.
İçinde bulunduğumuz çağda aktif olarak yer almaktayız. Biz işçi sınıfı ve halklar olarak hedeflerimiz için mücadeleden bir an olsun geri durmadık. Lenin’in çağımızın özelliklerine ilişkin tanımlamalarında esaslı hiçbir değişiklik olmamıştır. Çağımız, emperyalizm ve proleter devrimler çağı olmaya devam ediyor. 1917 Ekim Devrimi’nden bu yana yaşanan tüm olaylar, 2. Dünya Savaşı ve faşizmin yenilgisi, sömürge halklarının kurtuluşu, Çin, Vietnam devrimleri ve diğer devrimler, sosyalizmin inşasındaki gelişmeler, son emperyalist saldırı ve halkların bugün vermekte olduğu mücadeleler, içinde yaşadığımız çağa ilişkin Leninist tezleri doğrulamaktadır. Çağın temel çelişkileri aynı şekilde devam ediyor.
Emperyalizm ve burjuvazi, Marksizm-Leninizme azgınca saldırarak onun geçersizliğini iddia ediyor. Biz de şu soruyu soruyoruz: Madem ki bu teori geçersiz, o halde neden bu kadar azgınca saldırılıyor? Sorunun cevabı basit: Çünkü bu teorinin güncel ve ayakta olduğunu onlar da çok iyi biliyor. Marksizm-Leninizm, sürekli gelişen bilimsel bilgiye, toplumsal deneyimlerin gelişmesine ve ilerici insan düşüncesine dayanır. Proletaryanın ve tüm insanlığın tarihsel çıkarlarını temsil eden, devrimci karaktere sahip bir teoridir. Diyalektik bir şekilde gelişir, engelleri yıkar ve yeniyi yaratır. Biz Marksist-Leninistler, onun kavranması, uygulanması ve geliştirilmesinde gösterdiğimiz zayıflığın bilincindeyiz. Bu, bizim kendi sınırlılıklarımızla ilgili ve aşacağımız bir sorundur. Tarihsel deneyim, Marksizm-Leninizmin canlılığını göstermiştir. Eğer geçmişe ait, eskimiş teori ve ideolojiler varsa, bunlar burjuva ideolojisi ve teorileridir. Marksizm-Leninizm, bugüne ve geleceğe ait bir teoridir.
“İnsanın maddi varoluşunun koşullarında, toplumsal ilişkilerinde ve toplumsal hayatında meydana gelen her değişiklik ile birlikte düşüncelerinin, görüşlerinin ve anlayışlarının, özsün kısası bilincin de değişikliğe uğradığını anlamak için çok derin bir kavrayışa gerek yoktur.”
“Toplumu devrimcileştiren düşüncelerden söz edildiği zaman, eski topumun bağrında yeni bir toplumun unsurlarının yaratılmış olması ve eski düşüncelerin yok oluşunun eski varlık koşullarının yok oluşuna ayak uydurması dile getirilir.” (Komünist Manifesto)
Revizyonistler ve her renkten oportünistler, kendi sınıf çıkarlarına uygun olarak Komünist Manifesto’nun bu ifadelerini çarpıtıp antikomünist sonuçlara vardılar. Onlar “büyük liderler” olarak kendi konumlarını ve imtiyazlarını muhafaza etmek, işçi hareketinin önderliğini ele geçirmek ve işçilerin kendi kaderlerini kendi ellerini almalarını engellemek istiyorlar. Böylelikle burjuvaziye hizmet ederek işçi sınıfına büyük zarar veriyorlar. Komünistler ise, bu sapmalara karşı mücadele edip, burjuvazinin bu uşaklarını bir kenara iterek işçi sınıfına, ilerlemesi için kendi gücüne dayanması noktasında yardım ediyor.
Revizyonizm, devrimci süreç, komünist partiler ve sosyalizmin inşası için tehlike teşkil etmektedir. Revizyonizm ve her renkten oportünizm tehlike olmaya devam ettiğinden, bunlara karşı mücadeleyi kesmek ya da gevşetmek söz konusu olamaz.
Bu sorunları tartışmak, tavır almak, bugün için gerekli olanı belirlemek… İşte burada, hem devrim alanında, hem de gericiliğin saldırılarına karşı devrimci, ideolojik saldırı alanında kaçınılmaz ve acil ideolojik mücadele yatmaktadır. Hiçbir komünist, hiçbir öncü devrim partisi, fikirlerin karşı karşıya gelişinden korkamaz. İlerlememizi sağlayacak sonuçlara varmak için fikirlerle, tahliller, dersler ve açıklamalarla yüz yüze gelerek tartışmaları açalım. Lenin, “gerçekler inatçıdır” der. Gerçeklerin inatçılığı da bizim Leninist olmamızı gerektirir.
Partilerimizi, revizyonizme ve oportünizme vurduğumuz darbelerin gürültüsü içinde yarattık. Revizyonist ve oportünistlerin ideolojik yozlaşma ve siyasi ihanetleri, uluslararası komünist ve işçi hareketine verilen zararların esas sorumluluğunu taşımaktadır.
Komünist partiler, tek tek ülkelerimizde devrimi örgütlemenin vazgeçilmez araçlarıdır. Biz bir bütün olarak, Marksist-Leninist Parti ve Örgütler Uluslararası Konferansı’nı ve işçi sınıfı ve halklar için gerçek alternatifi teşkil ediyoruz. Proleter devrimin ateşi ve halkların umudu, komünistlerin elinde olmaya devam ediyor.
“Komünistler, işçi sınıfının dolaysız hedeflerine ulaşılması, işçi sınıfının geçici çıkarlarının elde edilmesi için mücadele ederler; ama bugünkü hareketin içinde, hareketin geleceğini de temsil eder ve gözetirler.” (Komünist Manifesto)
Biz, halk kitlelerinin her zaman ve her yerde tarihin başkahramanları olduğunu ve olması gerektiğini düşünüyoruz. Ancak komünist partiler, işçi sınıfının ve halkların hizmetinde devrimci öncü karakterlerini yitirip bürokratlaştıkları ve ideolojik dejenerasyona uğradıkları anda kitleler onları terk ettiler. Komünistler, işçileri ve halklar, onları birbirine bağlayan binlerce bağı koparmamalıdır.
İşçi sınıfı ve halkların çıkarları için onlarla birlikte mücadele eden biz komünistler, yine onlarla birlikte iktidarı ele geçirmeli proletarya diktatörlüğünün halk demokrasisi biçimini ve sosyalist devleti kurmalı, sosyalizmi inşa etmeli ve ileriye doğru yürümeliyiz.
Emperyalizm, her zaman saldırıların ve yağma savaşlarının kaynağı oldu ve olmaya devam ediyor. Son yıllarda Irak, Somali, Panama, Yemen, Raunda, eski Yugoslavya, eski SSCB, Haiti vb. ülkeler saldırgan, ırkçı ve gerici savaşlara sahne oldular. Bu savaşların gerçek karakterini mahkum ediyoruz. Bu emperyalist savaş politikalarına karşı halk hareketlerini örgütlemek ve desteklemek acil bir zorunluluktur. Biz işçiler, halklar ve komünistler, bu mücadelelerin başında olmalıyız.
Devrim, işçi sınıfının ve halkların birliğini ve eylemini gerektirir. Biz komünistler, bu birliği yaratmalıyız. Düşünce ve pratik iç içe geçmiştir. İttifaklar gereklidir. Bunu yapabilmek için her şeyden önce, kendi güçlerimize dayanmamız, diğer güçlerle birleşmemiz ve birliği, bir politika olarak, devrimci hedeflerle hayata geçirmemiz gerekir. Ancak o zaman ilkelerden taviz vermemize neden olmayacak ittifaklar kurabiliriz. Böyle ittifaklar ve birlikler, bizi asla sınıf mücadelesinin zora dayandığı gerçeğini unutmaya götürmez.
Biz, devrim için mücadele ediyor ve iktidarı ele geçirmede halkların devrimci şiddetini savunuyoruz. Bu da bizim, mücadelenin bütün biçimlerini nasıl kullanacağımız öğrenmemizi gerektirir.
Marksizm-Leninizmin bayrağını yükseklerde tutma, onun uygulanması için mücadele etme ve parti ve örgütlerimizi, ulusal ve uluslararası planda politik, sosyal ve örgütsel birer alternatife dönüştürme kararımızı bir kez daha vurguluyoruz. Parti ve örgütlerimiz, işçi sınıfı ve halkların yanında, demokrat, yurtsever ve ilericilerle birlikte, kapitalist ve emperyalist egemenliğe karşı, proleter devrim ve halkların bağımsızlık ve egemenliği için mücadele etme sözümüzü bir kez daha yineliyor.
Paris Komünü’nün, Ekim Devrimi’nin ve tüm devrimci süreçlerin ve Marx, Engels, Lenin ve Stalin’in geliştirdiği ilkelere dayanan deneyimlerin ruhunu diri tutuyoruz.
“Biz komünistler, görüş ve hedeflerimizi gizlemeyi onursuzluk olarak görürüz. Amaçlarımıza ancak, var olan bütün toplumsal koşulların zorla yok edilmesiyle ulaşılabileceğini açıkça ilan ediyoruz. Hakim sınıflar bir komünist devrim korkusuyla tir tir titresin. Proleterlerin zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri yoktur. Oysa kazanacakları koskoca bir dünya vardır.” (Komünist Manifesto)
Proleterler ve dünya halkları! Mücadele devam ediyor. Öngörülen yeni devrimci mücadele dalgalarıyla karşı karşıya olan biz komünistler, işçiler ve halklar ön saflarda yerimizi almalıyız.
Marx ve Engels’in tarihsel sloganlarını eyleme uygulayalım:
BÜTÜN ÜLKELERİN İŞÇİLERİ BİRLEŞİN!
Ağustos 1994, Quito-Ekvador
Quito Deklarasyonu’na imza atan parti ve örgütler:
Almanya Komünist Partisi (KPD)
Arnavutluk Komünist Partisi (AKP)
Benin Komünist Partisi (PCB)
Dominik Cumhuriyeti Komünist Emek Partisi (PCT)
Ekvador Marksist-Leninist Komünist Partisi (PCMLE)
Fildişi Sahilleri Devrimci Komünist Partisi (PCR-CI)
Fransa İşçileri Komünist Partisi (PCOF)
İran Emek Partisi (Toufan)
İspanya Komünist Ekim Örgütü
İtalya Proletaryasının Komünist Partisini İnşa Örgütü
Kolombiya Komünist Partisi M-L
Meksika Komünist Partisi M-L
Şili Komünist Partisi M-L
Türkiye Devrimci Komünist Partisi (TDKP)
Venezuela Kızıl Bayrak Partisi (Bandera Roja)
Yeni Zelanda Marksist-Leninist Kolektif
Yukarı Volta Devrimci Komünist Partisi