Sudan’da halka karşı sürdürülen saldırıların odağında, 2021 Ekim’indeki ikinci askeri darbeden bu yana iktidarı elinde tutan Geçici Egemenlik Konseyi bulunuyor. Egemen cuntanın iki ayrı güç merkezine dayanan ve sadece halka karşı birlik olan başkan ve başkan yardımcısı, uzlaşmalarını sürdüremeyince çatışmaya başladı. 15 Nisan günü başlayan çatışmalar yayılarak sürüyor.
Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri olarak örgütlenen Sudan halkı 2019 baharında gerici el Beşir diktatörlüğünü devirmenin eşiğine gelmişti. El Beşir’i kenara çekerek, 4 aylık gösterileri ayaklanmaya dönüşen halkın elinden dayanaklarıyla birlikte düzeni ve diktatörlüğü kurtaran, 11 Nisan 2019 darbesi oldu. Darbenin iki şefi, orgeneral Abdulfettah el Burhan ve Hızlı Destek Güçleri (RSF) komutanı Muhammed Hamdan Dagalo (Hamideti)’ydi. Bir Askeri Geçiş Konseyi kurarak halka iktidarı paylaşma çağrısı yaptılar. Özgürlük ve Değişim güçlerinin daha çok sağ kanadı bu oyuna geldi. Burhan liderliğinde bir asker-sivil karması Geçici Egemenlik Konseyi kuruldu.
Halk Direniş Komiteleri sendikalarla el ele vererek bu anlaşmayı tanımadı. Aldatıcı niteliği çabuk açığa çıkan anlaşma uzun sürmedi. 2021 Ekiminde yeni bir darbeyle sivilleri kovarak Geçici Egemenlik Konseyi’ni yenileyen askeri cunta, anlaşmayı kabullenmeyen halka yeniden saldırmaya başladı.
Konsey’in iki egemeni Burhan ve Hamideti el ele “Beşirsiz Beşir düzeni”ni sürdürdü.
Burhan, Beşir’in ordu komutanıydı ve onun emriyle halka saldırdı. Hamideti, el-Beşir’in milis gücü Cancavidlerin lideriydi. Gösterileri bastırmak için halka saldıran bir halk düşmanıdır.
Burhan halk güçleriyle pazarlık ederken RSF’nin orduya katılacağını söyledi. Bu gerçekleşmedi, ama Hamideti “tasfiye” olarak yorumladı ve iki gerici komutan arasında sorun oldu,.
Sudan’da pek çok işkolu ve şirket ordunun kontrolünde. Özellikle petrol ve altın üretimi ve pazarlaması. Bu karanlık ekonomik faaliyetin kilit noktaları Hamideti’nin elinde. Halkın zenginliklerine el koymada anlaşan iki komutan, zenginliklerin paylaşımı ve RSF’nin orduya katılması konularında ise karşı karşıya geliyor.
Sonunda anlaşmazlık silahla çözülmeye çalışıldı. Sudan’da gericiler arasında hesaplaşma başladı. Çatışma nasıl gelişirse gelişsin, iki taraftan da Sudan halkına hayır gelmeyeceği kesin.
Taraflar uzlaşmayacaklarını söylüyor ve çatışmalar, ülkenin diğer kentlerine de yayıldı. Hava kuvvetleri RSF üslerini bombalıyor. RSF ise Hartum havaalanı ve Başkanlık Sarayına saldırıyor.
Birleşmiş Milletler’le emperyalistler ve bölge gericilikleri, taraflara itidal tavsiye ediyor ve “ulusal bir mutabakata varmaları” çağrısı yapıyor.
Çatışmalarda çok sayıda kurban veren halkın tutumu tayin edici olacak.
Halk ve iki darbe sürecinde bölünüp parçalanan Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçlerinin direnişi sürdüren bölümünün, özellikle Halk Direniş Komitelerinin bu kez bölünmeyip iki gerici askeri şeften birini desteklememesi, Sudan’ın geleceği açısından şart. Cuntalarla suç örgütü çeteler hakkında en küçük beklentilerin ölümcül sonuçları olur. Cuntalar ve RSF çetelerinin dağıtılması ve halkın silahlanarak, orduyu, bir halk ordusu olarak yeniden örgütleyip halk egemenliğini kurmak üzere inisiyatif alması, Sudan’ı geleceğe taşıyacak tek yoldur.
Sudan halkı, iki darbenin ardından, artık iki gerici çeteden birinin galibiyetini ya da halka yönelik baskı ve zoru sürdürmek için yeniden uzlaşmasını çözüm sayıp benimseyemez. Halkın geniş kesimleri bizzat kendi deneyleriyle, cunta şefleri ve milis çeteleriyle uzlaşarak halk iktidarına giden yolun açılabilmesinin olanaksız olduğunu gördü.
Direnen halkın sloganı “Müzakere yok, taviz yok, ortaklık yok!” şeklindeydi. Bin kez doğru.
Kahrolsun Sudan gericiliği!
Yaşasın Halk İktidarı!
Uluslararası Marksist Leninist Parti ve Örgütler Konferansı (CIPOML)
Koordinasyon Komitesi